Bizi ne zehirliyor?

Katma:2024-08-09

Sağlığımızı olumsuz yönde etkileyen modern beslenme biçimi hakkında çok fazla konuşuluyor. Şeker, trans yağ ve koruyucu maddelerle dolu işlenmiş gıdalar, üstüne bir de düzensiz beslenme, insan vücudunun bu zararlı maddeleri etkisiz hale getirememesine neden oluyor, bu nedenle de giderek çeşitli hastalıklarla karşı karşıya kalıyoruz. Ancak modern çağın sağlık tehdidi yalnızca yiyeceklerden kaynaklanmıyor. Yakın çevreden gelen diğer etkenler ve modern olanaklar da insan vücudunun durumu üzerinde yıkıcı etkilere sahiptir.

Modern teknoloji

Mikrodalga fırınlar, indüksiyonlu ocaklar, WIFI tabanlı cihazlar, 5G vericileri ve " durmadan" kullanılan cep telefonları gibi modern cihazlarla hayatımız "kolaylaştırılarak" her gün elektromanyetik dalgalara maruz kalıyoruz. Yapılan araştırmalar, elektromanyetik dalgaların canlı hücreleri öldürerek insan mikrobiyomunu zayıflatan yıkıcı etkilerini doğruluyor.

Radyasyonun üç türü vardır:

  • İyonlaştırıcı radyasyon, atomlardan elektronları koparmaya yetecek kadar enerjiye sahip olan, DNA hasarına yol açabilen ve kanser riskini artırabilen bir radyasyon türüdür. İyonlaştırıcı radyasyona örnek olarak X ışınları, gama ışınları ve radyoaktif maddelerden kaynaklanan radyasyon verilebilir. Radyologlar veya nükleer santral çalışanları gibi bu tür radyasyona maruz kalan mesleklerde çalışan kişiler, sağlık risklerini en aza indirmek için uygun koruyucu önlemleri kullanmalıdır;
  • İyonlaştırıcı olmayan , melanom da dahil olmak üzere cilt kanserine yol açabilen güneşten gelen UV (ultraviyole) radyasyonunu içerir. UV ışınlarına uzun süre maruz kalmak aynı zamanda cildin erken yaşlanmasına ve katarakt gibi göz hasarlarına da yol açabilir;
  • Cep telefonları, Wi-Fi ve mikrodalga fırınlar gibi elektronik cihazlardan yayılan elektromanyetik radyasyonun uzun vadeli sağlık üzerindeki olası etkileri araştırılıyor. Günümüzdeki bilimsel veriler bu tür radyasyonların zararlı olduğunu açıkça doğrulamasa da, mobil cihaz kullanımında geçirilen sürenin sınırlandırılması gibi önlemler alınması önerilmektedir.

2016 yılında elektromanyetik radyasyonun Bacillus subtilis bakterisinin yaşamsal fonksiyonları ve spor üretme yeteneği üzerindeki etkisine ilişkin bir çalışma yürütüldü. Sonuçlar açıkça gösteriyor ki; radyasyona maruz kalan bakterilerin canlılığı, maruziyetin dördüncü saatinde beş kat azalıyor1 .

Hava kirliliği

Sis Hava kirliliğinin en bilinen ve zararlı türlerinden biridir. Arabalar, fabrikalar ve diğer kaynaklardan yayılan toz, duman ve diğer kirleticilerin birleşmesiyle oluşur. Sis, özellikle yaşlılar, çocuklar ve solunum yolu hastalığı olan kişilerde çeşitli sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

Sağlıksız havanın bir diğer kaynağı ise yakıt yakımı, sanayi, karayolu taşımacılığı, atık yakma ve ormansızlaşma sonucu ortaya çıkan PM2.5 ve PM10 partikülleridir. PM2.5 çapı 2.5 mikrometreden küçük olan parçacıklara denirken, PM10 çapı 10 mikrometreden küçük olan parçacıklara denir. Bu parçacıklar akciğerlere ve kan dolaşımına derinlemesine nüfuz ederek solunum yolu tahrişi, astım, kronik solunum problemleri ve hatta kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları gibi çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Ayrıca kalp krizi, felç ve diğer ciddi sağlık sorunlarının riskinin artmasına da katkıda bulunabilirler. Bu nedenle egzoz dumanlarına maruz kalmak özellikle yaşlılar, çocuklar, hamile kadınlar ve önceden sağlık sorunları olan kişiler için insan sağlığına zararlı olabilir. Bu nedenle hava kalitesinin izlenmesi ve bu tehlikeli parçacıkların emisyonlarının azaltılması için uygun önlemlerin alınması önemlidir. Ayrıca, ağırlıklı olarak yanmalı araçlardan ve sanayiden yayılan azot ve kükürt oksitler de hava kalitesini etkileyerek solunum yolu tahrişine, astıma ve diğer solunum yolu hastalıklarına yol açabiliyor. Bu kirleticilere uzun süreli maruz kalmak ciddi kronik hastalıklara yol açabilir.

Mikroplastikler ve nanoplastikler

Plastikler modern zamanların vazgeçilmezi olmakla birlikte, aynı zamanda insan ve çevre için büyük bir sorun teşkil ediyor. Mikroplastikler, gıda ambalajları, elektronik eşyalar, arabalar, oyuncaklar, kredi kartları , giysiler, simler , diş macunları , sigaralar ve güneş kremleri dahil olmak üzere birçok ürünün üretimi sırasında oluşan küçük plastik parçacıklar olarak yaygın olarak adlandırılır. Son yıllarda bilim insanları, yiyeceklerden canlı organizmaların sindirim sistemine kolayca geçebilen daha küçük parçacıkları tanımlamak için de nanoplastik terimini kullanmaya başladılar. Su ortamındaki canlılar çok savunmasızdır. Balıklar plastikleri sadece yiyecekleriyle değil, aynı zamanda solungaçları ve derileri yoluyla da emerler. Zararlı parçacıklar özellikle sindirim sisteminde birikerek mekanik hasara ve yanlış tokluk hissine neden olur. Ayrıca mikroskobik maddeler nörotoksisiteye, dokularda, bağırsaklarda, DNA'da, üreme organlarında hasara, oksidatif strese veya davranış değişikliklerine neden olabilir. İnsanlar mikroplastikleri yiyecekler (balık, deniz ürünleri) veya yiyeceklerin saklandığı ambalajlar yoluyla alırlar. Çok sayıda araştırma, dışkı örneklerinde plastik tespit edilen kişilerin çok büyük bir yüzdesini gösteriyor. Plastik parçacıklarının birikimine en çok solunum ve sindirim sistemleri duyarlıdır. Bu da hücre hasarına ve dolayısıyla kanserojeneze yol açabilir.

Dayanılmaz gürültü

Gözle görülmese bile aşırı gürültü ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir . İnsanın işitme duyusu 0-120 dB şiddetindeki sesleri algılayabilir (örneğin fısıltı -20 dB, normal bir konuşma - 60 dB, kalkış yapan bir uçak - 140 dB). Dünya Sağlık Örgütü zararlı gürültü eşiğini 80 dB olarak kabul ediyor. Özellikle büyük şehirlerde uzun süre yüksek desibel sesine maruz kalmak işitme sorunlarına yol açabiliyor. Ayrıca sürekli gürültü strese, kaygıya, hatta depresyona neden olur; çünkü insan vücudundaki sistemler dinlenmez, sürekli uyarılır ve sürekli teyakkuz halindedir. Bu durum uyku kalitesini etkiler, uykuya dalmada zorluk, uyku bölünmesi ve genel yorgunluk gibi sorunlar ortaya çıkar. Gürültüye uzun süre maruz kalmanın bir diğer riski ise kalp damar hastalıklarıdır. Yapılan araştırmalar gürültünün hipertansiyona, aritmilere ve kalp krizi riskinin artmasına yol açabileceğini doğruluyor . Stres hormonlarının seviyesini artırdığı, bunun da uzun vadede dolaşım sistemini ve mikrobiyomu olumsuz etkileyerek homeostazını bozduğu kanıtlanmıştır.

Tüm bu faktörler insan mikrobiyomunu etkiler. Bunlardan bazılarının üzerinde tam etkimiz var, bazılarını ise önemli ölçüde sınırlayabiliyoruz. Ancak modern yaşam tarzı zararlı uyaranların tamamen ortadan kaldırılmasına izin vermiyor. İşte bu nedenle, vücudun homeostazisini korumak ve toksik etkenlerin olumsuz etkilerini sürekli olarak ortadan kaldırmak için probiyotik takviyesi kullanarak mikrobiyoma özel bir özen göstermek önemlidir. Narum OFFToxic forte, Detox ve Matsun gibi uygun ürünler kullanılarak toksinlerden ve patojen mikroorganizmalardan düzenli olarak arındırılması, probiyotik bakteriler için doğru ortamı yaratacaktır. Narum Fast içeriğinde bulunan Lactobacillus acidophilus Er-2 suşu 317/3402 Narine'in metabolitleri patojenleri yok eder, bağırsak fonksiyonlarını iyileştirir ve atılım sürecinin düzenli ve düzgün bir şekilde çalışmasını sağlar.

Ürüne tıklayın ve satın alma işlemine geçin:

Narum OFFToksik forteNarum Detoks Narum Matsun Narum Fast Caps SAĞLIKLI BAĞIRSAK

Kaynaklar:

  1. Mikroorganizmaların yaşamsal fonksiyonları üzerinde elektromanyetik alanın etkisinin analizi ve simülasyonu, Dominika OLSZEWSKA, Tomasz PRAUZNER, Paweł PTAK, Henryk NOGA, 2016.

Telif Hakları © Vitaway LLC'ye aittir, Vardanansts str., şerit 2, bldg. 4/39, 0010, Ermenistan

Sunulan içerik bilgilendirme amaçlıdır ve tıbbi tedavinin yerine geçmez. Kullanıcılar tarafından yalnızca risk kendilerine ait olmak üzere kullanılabilirler. Bir doktora danışmanızı öneririz.